Otobiyografi nedir, otobiyografi örnekleri… Evet öğrencilerimizin aradığı ödevlerden otobiyografi ödevi hakkında bilgi vermek istedik. Yazımızın devamında otobiyografi hakkında kısa bilgi sahibi olabilir ve otobiyografi örneklerini inceleyebilirsiniz…
Otobiyografi Nedir?
Otobiyografi diğer adıyla öz yaşam öyküsü, yazarın kendi yaşam öyküsünü anlattığı edebiyat türüdür. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır.
Otobiyografinin Özellikleri Nelerdir?
Otobiyografide yazar kendisinden bahseder.
Otobiyografilerde yazar kendisi ile birlikte aile ve sosyal çevresinden de bahsedebilir.
Otobiyografi objektif olmalıdır.
Otobiyografi gerçeği yansıtmalıdır.
Otobiyografi Örneği Kısa
Adım Duru,
1987 yılında Ankara’nın kırsal bir köyünde doğmuşum. İlkokulu Ankara’da tamamladıktan sonra babamın mesleği gereği İstanbul’a taşındık ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavına hazırlanarak hayalim olan Mimar Sinan Üniversitesi konservatuvar bölümünde lisans eğitimimi tamamladım. Eğitimim bittikten sonra müzik öğretmeni olarak göreve başladım ve halen görevime devam ediyorum.
Öğretmenliğe ilk olarak İstanbul Şişli ilçesinde küçük bir okulda başladım ve halen aynı okulda öğrencilerime müzik dersi veriyorum.
Eşimle de bu okulda tanıştım ve 1 yıl önce evlendim.
Müziğin yanı sıra şiir yazmayı seviyorum ve amatör olarak şiir yazıyorum.
Otobiyografi Örneği Uzun
1902’de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova’da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ’dan Havana’ya
Lenin’i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924’de
961’de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
1951’de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52’de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21’den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye’mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.
Nazım HİKMET